събота, 17 септември 2016 г.

BeN "NaZ"

Yazmayı Genç Kızlığımdan Beri Hep Sevdim...
Kalemin Kağıda Değdiği Sesi de...
O Gün Bugündür Çok Uzun Yollar Aldım… 
Bir Çoğu Bozuk Sokaklardan Geçtim… 
Yağmurlar Gördüm, 
Fırtınalar… 
Çok Çiçekler Gördüm Açmadan Solan… 
Güneşin Her Rengini Gördüm… 
Yağmuru Her Şiddetini… 
Ve Hayatımın Çoğunu İçine Alan Evresinde Yazdım: 
Kendime Yazdım, 
Birilerine Yazdım, 
Bir Şeylere Yazdım... 
Ancak Böyle Mutluydum Çünkü... 
Birine Sevgimi de Kırgınlığımı da Yazarak Anlatmak Bana Daha Sahici Geldi Hep... 
Bu Yüzden Kendime Bile Yazdım Ben... 
Neye Sevindiğimi, 
Neye Üzüldüğümü Bilemediğim Zamanlarda Hep Yazarak Yönlendirdim Kendimi, 
Öyle Buldum Gerçekten Ne Hissettiğimi… 

Eskiden Duyguları Tarif Eden Kelimeler Sanırdım, 
Oysa Şu An Anlıyorum ki Asıl Olan Yazılamayan, 
Kelimelere Dökülemeyen Tarifsiz Duygularmış... 
Kelimelerde ki Netlik Duygularımın Hanesine Birer Gölgeymiş...

Yazarken Gönlüm Okyanus Olur Benim,
Aklım Yelkenli,
İşte Böyle Oluşur Bir Yazı... 
Ya Sözcükler Tutar Beni, 
Ya da Ben Sözcükleri... 
Bazen Duygularımı Sözcüklerimin Önüne Katarak Adeta Çağlatırım, 
Bazen Bir Tek Sözcük İçin Bembeyaz Sayfaya Boş Gözlerle Bakarım...
Beyaz Sayfa Dediğime Bakmayın, 
Alışkanlık İşte... 
Artık Baktığım Parlak Bilgisayar Ekranı, 
Sayfalar İse Gerçekte Simgesel Bir Anı Oldu...

Yazmak İçin Duygular Biriktirmek Gerekiyor, 
Düşünceleri de...  
"Esinlenmek" Denilen Şey Ne Kadar İlginç...! 
Bazen Bir Anda Bir Yaşam Öyküsü Yazdırır, 
Bazen Bir Dram... 
Dışarıdan Gelen Sesleri Pek Dinlemem Normalde,
Hayat, Daha Çok İç Sesime İzin Verir 
Ve O Yazdırır Bana Her Şeyi... 
Bu Gece Öyle Olmadı... 
Bu Gece Sahile Yakın Bir Mekanda Olmanın Verdiği Huzurla Dokundum Klavyenin Tuşlarına...
Önce Bir Kaç Damla Gözyaşı Esti Eskilerden, 
Sonra Yıllanmaya Yüz Tutmuş Acıların Hatıraları Geçti Yüzümün Hüznünden... 
Burktu Hafif Hafif İçimi... 
Akıverdim Olduğum Yerde Anılara... 
İç Ses Değildi Ama İçerden Akıttım Ne Varsa... 
Dudaklarımı Titreterek Ağlattı Beni... 
Evirip Çevirdiğim Hayatım Tam Alt-Üst Olmuş Şu Anda... 
Neresi Üst Bulamadım Bir Türlü... 
Yarınlar Bir Yorgun Tebessüm Bile Değil Artık Yüzümde...
Şiirler, 
Şarkılar,
Ve Tüm Anlamlar Artık Sadece Kelimeler... 
Ahenkli... 
Tek Düze... 
Sıradan, 
Ve Öylesine..
Konuşmak İçin Gücüm Olsaydı, 
Bağıra Bağıra Anlatırdım...
Özlemleri, 
Acıları, 
Kırıkları, 
Çığlıkları Susturur mu Konuşmak?
Bağlarmı Yeniden Hayata?
Avuçların,
Hiç Isınmayan Yüreğini Isıtır mı? 
Vazgeçmek mi Susmak? 
Kabullenmek Belki de?
Belki de Hayatı Durdurmak Yüreğinin En Yangın Yerinde?
Sevilmekten Vazgeçmek mi?
Ve Sevmekten, 
Çabalamaktan, 
Savaşmaktan, 
Her Şeyden, 
Ve Herkesten, 
Hatta Kendinden Vazgeçmek Belki de... 

Geceyi Severim...
Neredeyse Tutkulu Bir Sevgi de Diyebilirim Buna...
Gece Benim İçsel Yolculuğum, 
Dingin Yalnızlığım...
Yalnızlık Bir Çok İnsan İçin Ürkütücü Bir Keder Gibidir... 
Korkuyla Karışık Bir Zayıflık Hatta... 
Oysa Bazen Yalnız Olmak Ruhumuza Bir Dokunuş,
Ya da Hüzünlü Bir İç Bakıştır Bana Göre...
Yalnızlığı Severim...
Bir Başınalık Değil Kastettiğim,
O Yalnızlığın Ötesinde Bir Yer Çünkü... 

Bazı Tarihler Vardır, Unutamazsın… 
Mıh Gibi Kazınır Beyninin En Sadık Yerine, 
Gitmez Oradan… 
Çabalarsın, 
Çabaladıkça Daha Çok Yerleşir Yerine... 
Mutlu Olduğun, 
Üzüldüğün, 
Yok Olmaya Yüz Tuttuğun, 
Ağladığın,
Ve Hatta Uyuduğun Anlarda Bile Hep Hatırlatır Sana... 
Sen Unutmaya Çabaladıkça Kımıldamaz Yerinden... 

Ve Aşk...!
Tutkuyla Sarmalanmış Bir Aşkın Bizi Bizden Almasından Daha Doğal Ne Olabilir ki? 
Aklımızı Gönüllü Olarak Kaybedip, 
Kendimizi Bırakıp Gitmemiz, 
Benliğimizden Vazgeçmemiz, Aşkın Gizemli Oyunlarından Biri...
Belki Gerçek Kendimizi Bulmamızı Sağlayan Tutkulu Labirentlerden Geçmeyi Gerektiriyor...
Aşk Bir Tutku, 
Bağlılık,
İlginç Bir Şekilde Vazgeçiş Aynı Zamanda... 
Ve Kendinden Kaçma,
Ya da Bırakıp Gitme... 
Aşkın Tanımı Her Yürekte Farklıdır...
Kimi Aşkı Kızgın Ateşlere,
Kimi Dingin Sulara,
Kimi Yüksek Dağlara,
Kimi Uzun Yollara Benzetir de Anlatır...
Aklıma İlk Gelenler Bunlar,
Aşkın Tarifi Her Yürekte Farklı Farklı Uzar Gider...
Bazılarımız İçin Mühimdir Aşk,
Bazılarımız İçin Değersiz,
Alalade Bir Şey...!

Aşka Aşık Olmayı Seviyorum Ben,
İyisini de Kötüsünü de...
Sevdiğim Yanlar Var Aşkta...
Aşk İnişli Çıkışlı Ama Ben Onun Dengesiz Hallerine de Aşığım…
Aşk Yıkmak Yıldırmak İçin Değil,
Yaşamak,
Yaşatmak İçin Var Yer Yüzünde...
Aşkı Anlamak ve Yaşamak İçin Aramak Değil, 
Doğru Kalpte,
Kalp İkizini Bulup Yaşamaktır Aşk...

понеделник, 22 август 2016 г.

Öldügümü göremedin gittigimi gör

-Sana neden inanayım tekrar? Neden affedeyim seni? Bana geçerli tek bir neden söyle.  

Neler cektigimi ben biliyorum...
-Sen beni hep seviyordun güya. Hep sevecektin. Bırakıp gidiyordun ama seviyordun nasıl oluyor bu he? yine de seviyordun öyle mi? Bana açıkla bunu hadi.Sus ve onca zaman içime attıklarımı dinle artık. Ben seni unutabilmek için değil sadece yokluğuna alışabilmek için ne zorluklar çektim sen biliyor musun? Anka kuşu nasıl ölüp diriliyorsa, öyle öldüm öyle dirildim sen aklıma her geldiğinde. Kimseciklere göstermedim, söylemedim öldüğümü gülerken. Onlar sadece gülüyorum sandılar, aynı zamanda parça parça ölürken. Lanet şarkılarımız vardı bizim, aylarca dinleyemedim. Aynı şarkıcıların hiçbir şarkısını dinleyemedim. Köpek gibi uykum olduğu geceler bile aklımda sen varsın diye kıvrandım durdum, hiçbir gece kafamı yastığa koyar koymaz uyuyamadım ben. Sen bilmedin, sen hiç duymadın.Ayrılığın hakkını verdim, haketmediğim kadar acı çektim. Seni aramamak için bütün gücümü tükettiğim anlar oldu. Ağladım ben.Sensiz uyandığım her gün nasıl bir işkenceye dönüştü, her günüm nasıl zehire döndü, seni onca zaman beklemişken ve sen hiç dönmemişken senden nefret etmeye çalışıp, başaramayıp, başaramadığım her gün hasrete biraz daha batıp ölememek nasıl birşeydi, kavraya biliyor musun? Bir 'Seni seviyorum' yetmez şimdi, bütün bunları unutturmaya. Ben seni de unutmadım yaşadıklarımı da , yaşattıklarını da. Hadi toparlanıp git artık. Kolaysa sen unutmaya başla..Sen elinle el ettin herşeyini. Haklıyım, hakladın, beni haklı çıkardın. Elinde koca bir bensizlikle yitip git artık bir bilinmezlikte. Ne özle ne ağla ne de bekle artık beni. Ben bu aşktan, senden, sensizlikten vazgeçerken kıpırdamayan elin şimdi uzansa da fayda etmiyor gör. Öldüğümü göremedin gittiğimi gör. Bittiğini gör. Seni affedebilecek kadar bile kendime kalmadığımı gör. Üstüne basa basa bilmem kaç defa söyledim 'Zaman sadık değil acıya..' Acı gibi birşeydin sende, zaman izin vermedi sana sadık kalmama..

понеделник, 5 октомври 2015 г.

Yürek Kalemimin Son Döküntüleri



Derin Bir İnsanım Ben... 
Herkes Anlayamaz...
 Gülümsemelerim Kahkahalarım Çoktur Ama Bir O Kadarda Üzüntülerim,
 Kederlerim, Hayal Kırıklıklarım da Çoktur..... 
Hepsini Gülümsemelerimin Arasına Saklarım Kimse Bilmez Yorgunluğumu,
 Suskunluğumu, Sessizliğimi, Kırılmışlığımı İçimde Yanan Yangını, 
Vurup Giden Fırtınamı ve En Başta Hayallerimin İntiharını... 
Dedim Ya; Derin Bir İnsanım Ben, Herkes Anlayamaz Beni... 
Kimse Bana Aşık Olmasın Kelebeklerden Kıskanmasın Beni, Onlar Kadar Yaşayan, Yaşadıkça Ölen Biriyim... 

Keşke Benim İçin Dursa Yaşam Bir Süreliğine...!

 Gökyüzü Ağlamaklı Çok Zamandır...

Çok Zamandır Keyifsiz Bulutlar Sanki Beni Anlatır Gibi...!
Benim Hüznümü Paylaşır Gibi...
Ellerim Tirtir Titriyor, Anlatmaya Halim Yok...!
Avuçlarım Soğuk Parmak Uçlarım Hissiz...
Mavisini Kaybetmiş Derinlikler Gibi Yüreğim....
Geceler Üzgün... 
Uykular Haram... 
Sabahlar Yorgun... 
Neden Durgunsun? Sorusuna Cevap Aramaktan...
Bunu Sormasınlar Diye Gülümsemekten Yoruldum Gerçekten...! 
Keşke Benim İçin Dursa Yaşam Bir Süreliğine... 
Kimse Aramasa...
Sormasa...
Merak Etmese... 
Önemsemese... 
Düşünmese...
Duymasa Hiç Kimse Şair Gönlümü...
Çok Yorgunum...
Beynim, Vücudum, Kalbim, Ruhum Nefes Alamayacak Kadar Yorgun... 
Kendime Kalmak İstiyorum...
Bir Ben Dinleyeyim Beni İstiyorum... 
Aramasın Sormasın Hiç Kimse...
Çalmasın Telefonum... 
Hiç Bir Şey Duymak İstemiyorum...
Tüm Ruhum Bu Duygularla Can Çekişirken Yeryüzünden Silinsem Hiç Olmamış Gibi...
Sonra Tekrar Sevebilsem Kendimi... 
Kendimi Tekrar Tanıyabilsem...

Artık Tüm Avuntum, Upuzun Bir Yol Dediğim Bu Hayatta Gitgide Ağırlaşan Boynu Bükük Yalnızlıklarım ve Dinmeyen, Dindirilemeyen Gözyaşlarımın Ardındaki Saklı Canım...!

петък, 17 април 2015 г.

Yürek Kalemimin Son Döküntüleri


Yazmak Benim Hayatta Vazgeçmeyeceğim, Geçemeyeceğim Tek Şey Gibiydi...


Nefes Alamazdım Eğer Elimde Yürek Kalemim Olmasa, Bir Renk Katamazdım Hayatıma... 

Elime Kalem Aldığımda Seni Yazmaktan Başka Bir Şey Yapamazdım...

Kollarım Koca Bir Boşluğu Kucaklarken Anlamazdın Can Çekişen Yüreğimi...

Neydin Sen Sevgili?

Yağmur muydun da Sağanak Oldun Yağdın İçime?

Yoksa Dağdaki Kar mıydın da Çığ Gibi Düştün Yaşanamamışlıkarıma?


Sahi Neydin Sen, Neydin de Böylesine Girdin Hayatıma?

Neydin de Bu Kadar Yaktın Canımı?

Bu Kadar Yabancılaştırdın Beni Bana?

Neydin de Kendime Her Yaklaşmamda Daha Çok Yitirdim Beni İçimde?

Neydin de Her Şeyden Vazgeçip, Kendimden Bile Uzaklaştırdın Beni


Biliyor musun Kendime Şaşıyorum Şimdilerde, Susmalarıma, Beklenmedik Bir Zamanda 

Beklenmedik Bir Yerde Beklenmedik Susuşuma... 

İçimden Yazmak Gelmiyor... 

Sanki Senle Birlikte Tüm Cümlelerim Gitmiş, Sanki Tüm Cümlelerim Bitmiş...

Şimdilerde Yürek Kalemimin Kurduğu Cümleler Azaldı, Yarım Bıraktığım Cümlelerimin 

İse Sayısı Arttı... 

Oysa Ömrüm Nefesine, Yüreğim Bir Yudum Sevgine, Ellerim Ellerine, Başım Dizlerine, 

Ayaklarım Yoluna Hasretti...

Zor muydu Sevgili, Bu Kadar Zor muydu Anlamak Anlamaya Çalışmak Yüreğimi?

Zor muydu Bendeki O Sonsuz Sevgini, Hayallerimdeki, Düşlerimdeki, Rüyalarımdaki, 


Ömrümün Geri Kalanındaki Seni?


Artık İçinde Bulunduğum Ruh Hali Yazdıklarımı Siyaha Bulandırıyor, İşkence Çekiyor 

Kelimeler Avuçlarımda ve Buna Dayanamıyorum...

Sana Bu Satırları Yazarken Derin Bir Uçurumun Kıyısından Bakıyorum Hayata...

Kendimi Atmaya Cesaretim Yok Ama Yaşamaya da Tahammülüm Yok...

Kestiğin ve Bıraktığın Yanlarımdan Kaybettiğim Yaşam Ne Öldürüyor Ne Yaşatıyor 

Beni... 

Beynimin İçinde Cevapsız Yığınla Soru Dolanıp Duruyor...

Aslında Her Sorunun Bir Cevabı Var Ama Benim Onları Cevaplayacak Cesaretim Yok...
Neyi Anlatayım Sana Sevgili?

Ruhumu Yaktıktan Sonra, Artık Damarlarımda Dolaşan Sensizliğin Etimi Yakan Acısını 

mı Anlatayım Sana O Acıyı Uyutsun Diye Sığındığım, Ama Sevgini Orada da Hep Ama 

Hep Kaybettiğim Soğuk Rüyalarımı mı? 

Yoksa Odamın Tavanındaki, Yoksulluğumu ve Kimsesizliğimi, Sen Diye Her Gece Koyununa Girdiğim O Zamansız Ölümlerimi mi? 

Söyle Sana Neyi Anlatayım?

Hayat, Izdırap Yüklü Bir Merdivendi Yaşmımda, Her Basamak Bir Gün, Her Gün Bir 

Kahır, Her Kahır Bin Ölümdü... 
Neler Görmedim ki Bu Hayat Dedikleri Bulanık Denizde, 

Neler Çekmedim ki Üç Günlük Dedikleri Bitmez Seferde... 

Gülüpte Sırtımdan Vuranlar mı Desem,

Tükenmeme Sebep Olan, Her An Gözlerime Dolan Bitmeyen Yaşlar mı Desem...

Her Yüzüstü Bırakıp Giden Bir Şeyler Öğretti Bana, Kimi Ayrılık Acısını, Kimi 

Yanlızlığın Keskin Sancısını, Kimisi de İhanetin Keskin Bıçak Yüzünü, Ama; Sen Sevmeyi 
Öğrettin Ama Aynı Zamanda Kaldırması Zor Olan Bu Sevdanın Ağırlığını Hep Benim 

Omuzlarıma Yükledin...

Şimdilerde Zifiri Karanlıktayım, Bulamıyorum Işığımı...

Boğuluyorum Desem, Hangi Kuyuya Düştüğümü, Yaşıyorum Desem, Kimin Nefesini 

Taşıdığımı Bilmiyorum...

Sevgili, Sen, "Sen" Olma Cesareti Gösteremedin, Başkası Oldun...!

Başka Kimliklere Büründün, Tanıyamayım Seni...

Kaçtın...!

Kaçtıkça Aramızdaki Bağlar Kopar Sandın, Oysa; Oysa Ben Her Kaçışında Sana Dahada 

Bağlandım...

Sen Biz'i Yakıştırmadın Cümlelere...

Haklısın Yakışmıyorduk...!

Sen Kavuşamadan Ayrılığa Birikiyordun Ben İse Sende Aradığım Aşk'a...

Yasaktın Biliyordum, Biliyorum da, Farkındaydım Hep Yasak Olduğunu, Olacağınını da 



Ama; Yasakta Olsan Yanında Olmak Varlığını Hissetmek, Konuşmak , Dokunmak, 

Gözlerine Bakmak "Senli" Hayaller Kurmak, Her Ne Kadar Gerçekleşmeyeceğini Bilsem 

de Bunları Hiç Bir Şeye Değişmezdim...!

Ama Sen Varlığını Hissettirmedin, Uzaklaştın, Konuşamadım, Dokunamadım, 

Gözlerine Bakamadım, Canımı Öyle Yaktın ki "Senli" Hayaller Kuramadım...

Ben; Seni Sevme Cesareti Göstersem de Sen; Beni Sevme Cesareti Gösteremedin 
Aşk Dolu Bir Hayat Sunmak İsterken Sana Anladım ki Kaybetmişim Kimliğimi... 

Anladım ki Seni Mutlu Etmek İsterken Unutmuşum Mutlu Olmanın Ne Demek Olduğunu... 

Sessizce Direndim Dokunurum Belki Kalbine Diye, İçinden Bir Yerlerden Geçerim, 

Hissedersin Beni Belki Bir Gün Kalbinde, Yalnız Kaldığın Bir Anda, Bir Tebessümde... 

Sen, Sadece Aşk'a Aşık Olmayı Seven Aşk'ı Ağlatmak, Hırpalamak Bilen, Öyle Tanıyan 

Adam, Bak Adının Beş Harfini Mühürlediğin Dudaklarımda Sensizliğin Kelimeleri 

Yanıyor...

Ne Bir Başka Aşk Ne de Başka Bir Heves Şu An İstediğim, Sadece Seni Tekrar Tekrar 

Sevmek, Delicesine Ölürcesine, Büyük Harflerle Söylemek Adını ve Söylerken Seni Aşk, 

Aşk'ı Sen Sanmak İstediğim...

Biliyorsun Her Şeyin Tadına Sende Alıştım Ben... 

Sevmenin Uykusuz Geceleri  Her Şeyin İşte... 

Şimdi Gecenin Bu Saatinde Aklımda Sen Karşımda Koskoca Şehir Yanımda Sana 

Yazılmış Şiirlerim Koynumda Hayalin... 

Bilmiyordun Sen Gidişinde Attığın Her Adımının Bir Yüreği Yüreğimi Nasıl 

Çiğnediğini, Her "Keşke"nin Bedenimden Bir Parça Koparıp Götürdüğünü, Sonsuza 

Düğümlenen Her Feryadımın Bir Çığlık Olup Dudaklarıma Yapıştığını...

Uzun, Sessiz, Yorgun Bir Yoldayım...

Bir Dalga Vuruyor Yüreğimin Kıyısına...

Hırçın, İsyankar, Yaralı Bir Dalga...

Tutamadığım, Anlayamadığım, Anlayamayacağın Bir Dalga.